Röportaj

VAKIF MEDENİYETİ VE STK’LAR

Osmanlı’da toplumsal ve sivil hayatın önemli unsurlarından olan vakıfları ve günümüzdeki sivil toplum kuruluşlarının günümüze olan etkisini ve önemini Anadolu Gençlik Derneği ile yapmış olduğumuz söyleşide ele aldık.

Vakıf medeniyeti denince ne anlıyoruz?

Osmanlı’nın sosyal hayatından bahsedince belirgin olarak ‘vakıf medeniyeti’ vurgusu yaparız. Osmanlı sosyal hayatında, dışarıda bırakılan hemen hemen pek bir şey yoktur. Vakıflar akla gelen her konuda yardımcı olmaya çabalamış, bu noktada sürekli müesseseleşmişlerdir. Bu kültür nereden kaynaklanmış diye baktığımızda, İslam’daki ‘infak’ düşüncesinin, ‘malını Allah yolunda harcama’ gibi yaklaşımların çok etkili olduğunu görürüz. Diğer bir unsur ise hadislerde geçen ‘sadaka-i cariye’ fikridir. Hayat bitse de amel defterine, sevap yazdırmaya devam edecek işleri gerçekleştirmek adına gayret etme inancıdır. Bu kültür insanları, camiler, mektepler hatta göçmen kuşlara sığınacağı barınaklar yaptırmış, hizmetlilerin bir yerden bir yere giderken taşıdıkları değerli eşyayı kırdığında onu tazmininde şahsa yardım etmeye varacak düzeyde terbiye etmiş ve Osmanlı İslam medeniyetinin ‘vakıf medeniyeti’ olarak karşılık bulmasını sağlamıştır.

Sivil toplumda katılım ve üye memnuniyetini sağlamaya yönelik adımlar olarak neler yapılabilir?

Bu noktada en önemli husus istişare kültürüdür. İstişare yapmayan bir kurum katılımcılığı tetikleyemez. Diğer önemli bir husus ise gençlere gerekli konumun verilmemesidir. Aslında farkında olmadan hizmet için oluşturduğumuz müesseseyi tekelimize almış oluyor ve yeni kuşakların önünü tıkıyoruz. Bu da katılımın azalmasına ve memnuniyetsizliğin artmasına sebep olmakta.

Bu röportaj 2015 yılında Anadolu Gençlik Dergisi ile yapılmıştır.

Okumaya devam et