Yaş 45!
Yolun yarısı da değil, sonu da. Çünkü uzun bir yolculuk bizimkisi. Ezelden başlayan, ebede devam eden bir yolculuk. ‘Kalubela’da sözü verilmiş, anne rahmiyle startı verilmiş, doğumla hayata göz kırpmış bir yolculuk.
Doğumdan ölüme kadar yaşayacağımız hayat, bütün bir hayat akışı içerisinde bir evre. Bizden öncekilere yaslanan ve bizden sonrakilere de uzanacak olan bir evre. Bizden ibaret olmayan, bizsiz de olmayacak olan bir evre.
Yaş 45!
Kimine göre olgunluk yaşı, kimine göre trenin kaçırıldığı yaş, kimine göre de ölçünün kaçırıldığı yaş. Bana kalırsa ‘olgunluk yaşı’ demeyi tercih ederim. Hayat tecrübesiyle ve hala bitmemiş dinamizmin harmanlanmasıyla oluşan orta yaş. Biraz daha abartarak ifade edecek olursam, hayata bir kez daha başlamanın yaşı.
Yaş 45!
Geçmişte yaşadığım güzellikleri örneklik haneme, olumsuzlukları ise ibret haneme yazdım. Nice eksikliler ve hatalarla bu yaşa geldim. Bundan sonra daha çok güzel işler, daha az hata yapma arzusunda ve duasındayım.
Yaş 45!
Rahmetli babamı ebedi aleme yolculuk ettikten sonra her doğum günüm ölümle iç içe geçti. Hüzünle sevinci birlikte yaşadım. Belki de hayatın özeti buydu; yaşam ve ölüm tüm tezatlığına rağmen her an yanımızda, bizimle. Özellikle pandemi ile birlikte daha yakın hissettiğimiz bu durumu bir olumsuzluk olarak değil, hayatın bütünü içerisinde devinimi olan bir husus olarak görmeye başladım.
Yaş 45!
Sendrom yaşı değil. Görüntü ve gösteriş kaygısına düşülecek yaş hiç değil. Genç olmak, genç görünmek için olmadık şaklabanlıklar yapılan evre de değil. Ak düşmüş saçlar ve sakallarla, buruşmaya yüz tutan bedenle renkli hale gelen, kendi güzelliğini ve olgunluğunu üreten yaş. Bunun içindir ki bu yaşlarda erkek ya da kadınların estetik çabalarını anlayamıyorum. Kendi olmaktan, yaşını göstermekten, zamanı ve anı yaşamaktan uzaklaştıran müdahaleleri anlayamıyorum.
Yaş 45!
Biriktirdiğimiz dostlarla, akrabalarla, komşularla, iş arkadaşlarıyla, yol arkadaşlarıyla birlikte dinginliği, huzuru yakalayabileceğimiz yaş. Nostaljisiyle, potansiyel üretkenliğiyle, hala yapabilirliğiyle ve en önemlisi umuduyla ve aşkıyla yaşanabilecek yaş.
Yaş 45!
Çevremiz için, mekanımız, zamanımız ve ülkemiz için, en nihayetinde insanlık için yapıp ettiklerimizin gururunu taşıyabileceğimiz, bu gururla yol yürüyüp daha sakin ve ama daha verimli işler ortaya koyabileceğimiz yaş.
Yaş 45!
Yaşadığımız tüm olumlu olumsuz tecrübelerin etkisiyle; tüm tepkiselliklerden, savunmacılıklardan, kızgınlıklardan, agresifliklerden uzak bir şekilde, gaza gelmeden ve gaza getirmeden sabırla ama kararlılıkla yürüyeceğimiz yaş.
Yaş 45!
Bir anda geçmiş gibi görünse de hamdolsun, dolu dolu geçti, büyük hatalara bulaşmadan geçti, benden sonrakilere bırakacağım bir mirasla geçti. Yaşamımın bundan sonraki evresi de en kısa veya en uzun haliyle gelip geçecek. Kendi adıma, sevdiklerim adına ve emanetini yüklendiğim davam adına birkaç şey daha yapabilirsem ne mutlu bana!
Yaş 45!
Yeniden doğabilirsem, yeniden doğurabilirsem, yola devam edebilirsem, istikamet üzere kalabilirsem, mutedilliği koruyabilirsem, haddimi bilebilirsem, aşkımı yaşatabilirsem, ilmimi sürdürebilirsem, şiirimi yazabilirsem, eyleme devam edebilirsem, yoldaşlarımla yürüyebilirsem ve en nihayetinde Rabbe yüz akıyla gidebilirsem ne mutlu bana!
Halit Bekiroğlu
3 Aralık 2020