2022-2023 yılları, siyasi ve ekonomik gündemin yoğunluğu/belirleyiciliği ile geçecek gibi görünüyor. Siyaset ve ekonomi, diğer tüm alanları etkilediği ve yönlendirdiği için diğer alanlar da bu iki gündemle kurdukları ilişkiye göre verimlilik ya da verimsizlik yaşayacaklardır…
Tabii ki gündemi takip etmek herkes için gerekli. Ama takip yöntemleri farklı; kimi sıcak (anlık/günlük) gündemi takip eder, kimi haftalık, kimiyse aylık veya yıllık. Herkesin cümbür cemaat günübirlik olaylara kilitlendiği toplumlarda bugünümüz de geleceğimiz de sağlıklı inşa edilemez…
Herkesin sıcak gündemi aynı derecede ve aynı şekilde takip etmesi beklenmez ve esasında doğru da değil. Örneğin medya mensubu anlık, siyasetçi ise günlük takip eder gündemi. Akademisyenin ve STK’cinin her gün gündemle hemhal olması ise faydadan çok zarar getirir…
İş adamlarının ise (para piyasaları vb. değişken durumlar hariç) anlık seyirlerden çok etkilenmemeleri işlerinin istikrarı açısından daha önemlidir. Hemen aklınıza olağanüstü durumlar gelecek, merak etmeyin; acil ve olağanüstü durumlardan ilgili herkes zaten haberdar olur ve imkanı/ufku ölçüsünde gereğini yapar…
Mütefekkirlerin, sanatçıların, manevi önderlerin ise günübirlik olandan uzak durmaları makbuldür. Çünkü onlar sadece bugünü/ânı görmez ve yaşamazlar. Asırlardan süzülüp gelir, bugünü anlar, gelecek asırlara bakar ve çözüm sunarlar, yakın zamanda kaybettiğimiz Sezai Karakoç gibi…
Bildim bileli ülkemde her seçim “çok önemli” ve özellikle siyasetçiler için her seçim “hayat-memat meselesi.” 80’li 90’lı yılları da yakından müşahede etmiştim, değişen pek bir şey yok; o zaman da her seçim “tarihi seçim” olurdu ve bir türlü normal bir seçim geçiremezdik..
Her seçim siyasetçiler için elbette “en önemli seçim”dir ve bu gayet de normaldir. Her birimizin siyasi tercihi var ama hepimiz siyasetçi değiliz. Bulunduğumuz alanı (bürokrasi, STK, akademi, iş dünyası, kültür, sanat, spor…) ve o alanın gündemini “en önemli iş” olarak görmediğimiz sürece topyekün güncel tartışmalara mahkum oluruz…
Gelin 2022 ve 2023 için herkes kendi alanıyla ilgili plan, program, hedef ve strateji belirlesin ve ona göre yol haritasını ortaya koyarak çalışmalarına odaklansın, derinleşsin. Günler gelip geçer; polemiklerin, tarafgirliklerin, karşıtlıkların, hizipleşmelerin, gerginliklerin gelip geçtiği gibi. Geriye ne mi kalır?
Geriye güncel tartışmalarımız ve günübirlik çekişmelerimiz değil, aşağıdaki Hadis-i Şerif’teki evrensel mesaj kalır;
“Sevdiğini ölçülü sev, belki ona bir gün buğz (nefret) edersin. Buğz ettiğine de ölçülü buğz et. Olur ki bir gün onu seversin.” (Buhari)