Dostlarınızla buluşursunuz. Şehirde buluşmaya bir türlü imkân bulamadığınız dostlarınızla bir araya gelir, uzun uzun sohbet fırsatı yakalarsınız.

Şehrin yoğunluğunda buluşmanın zorluğu malum. Zaman, trafik, yoğunluk, yorgunluk gibi durumlar her bir dostunuzla rahatça buluşmanızı engeller. Randevular girer devreye ve saatle yarışmaya başlarsınız. Saat her şeyi belirler. Saatin belirlediğini bir süre sonra para belirlemeye başlar. Dostluğunuz bile doğal olmaktan çıkar ve planlanan, ölçülen, çıktıları hesaplanan hale gelir.

Dostlarla buluşurken bile savaşır hale gelirsiniz. Her şeyle savaş halindesinizdir şehirde. Bir süre sonra buluşmanın zorluğunu hem siz hem dostlarınız kabul etmeye başlar. Tam da bu durum şehrin şartlarını kabul edip o şartlara teslim olmaya götürür bizi.

Oysa doğaya yöneldiğinizde şehrin esaretinden kurtulmaya başlarsınız. Dostları daha iyi anlarsınız. Dostlukların kıymetini bilir, kıymetin ötesinde güzellik tarafını yaşamaya başlarsınız. Yürüdüğünüzün derdini dinlerken, bir kafedeymiş gibi gürültüyle ve onlarca yan etki altında dinlemezsiniz. Sakince ve gerilmeden sohbet edersiniz. Derdiyle ve sevinciyle tam anlamıyla hemhal olursunuz.

Yürüyüş şehirden kaçış değil, şehrin hâkimiyetinden kaçıştır. Şehrin yapamadığından, bizlere yaptıramadıklarından sıyrılma çabasıdır. Bize sunması mümkün olmayan imkânlara ulaşmaktır. İmkân zannettiğimiz konfor baskısından kurtulmaktır.

Yürüyüş dostlarla, yüzeysel olmayan ilişkiye vesiledir. Şehrin şartlarının kaçınılmaz olarak getirdiği yapmacıklıktan uzaklaşıp daha doğal, daha sahici ilişki kurmaktır. Yürüdükçe kendiliğinden gelişir konular. Susmalar bile muhabbetin parçasıdır, kuş sesinden yaprak hışırtısına kadar. Gürültülü bir müziğe maruz kalmazsınız. Sizi içine alan, size ve dostluğunuza nüfuz eden enstrümanların tınısıyla akıp gidersiniz adeta.

Yürüyüşteki buluşmalar, karşınıza çıkan sürprizlerle muhabbetinizi kavileştirir ve unutulmaz hale getirir. Yıkılmış bir çınarla yüzleşirken hayatın geçiciliğini, filizlenmiş nergisi görünce umudu, bir harabeyi görünce medeniyetleri, rasgele atılmış çöpleri görünce insanoğlunun vicdansızlığını konuşursunuz. Bazen sadece yutkunur ve her birinden dersler çıkartırsınız. Acı, tatlı hatıralar biriktirirsiniz aslında.

Buluştukça yürüyüş daha anlamlı hale gelir ve her yürüyüş bizi tekrar tekrar buluşturur; dostlarımızla, kendimizle, hayatla, yapıp ettiklerimizle, muhabbetle. Ve her buluşmada şehre, yaşadıklarımıza, dostluklarımıza, etrafımızda olup bitenlere yeniden ve farklı bir gözle bakmaya başlarız…

Halit Bekiroğlu

29.08.2020