İnsanız, doğuştan günahkâr yaratılmadık, ancak yaşarken de masum değiliz. Aslında “zübde-i âlem” oluşumuz günahlarımızla, eksiklerimizle, hatalarımızla çelişmiyor. Bu hallerimizin hepsiyle birlikte insanız!

İnsan olmaya çalıştıkça, yani ilişki kurdukça, toplumsallaştıkça hem güzelleşir hem kirleniriz. Çünkü ilişki kurduklarımız melek değil. İyisiyle-kötüsüyle; akrabalarımızla, dostlarımızla, komşularımızla, sosyal çevremizle, iş hayatımızla kurduğumuz ilişkiler aynı zamanda yıpratıyor bizi, bazen de kirletiyor.

Marifet kirliliğe teslim olmamaktır. İnsan olmak, hele de inanç sahibi olmak tam da temizlenme çabası içerisinde olmanın adıdır. Sürekli temizlenmek ve arınmaktır. Yürüyüş arındırır. Kirlerden arındırır bizi. Kirli havadan, kirli ilişkilerden, kirli işlerden…

Fiziksel arınmayı suyla yaparız. Maneviyat katarak abdestle, gusülle arınırız, hem fiziksel hem ruhsal olarak. Özellikle zihinsel ve ruhsal arınma için mevcut atmosferimizin dışına çıkmak gerekir. Atmosferin kabuğunu yürüyüşle kırarız, çarkın dışına çıkarız, kirlenmeye itiraz eder, temiz havaya açılırız. Başka bir âleme yani.

Mahkûm edildiğimiz, mecbur bırakıldığımız kirlenmiş atmosferin dışında da yaşam alanları olduğunu, henüz ayak basılmamış, kirlenmemiş bâkir âlemlerin olduğunu keşfederiz yürüyüşle.

Yol aldıkça beden de temizlenir, kan da, organlar da. Yeni keşfettiğimiz temiz atmosferlerin bir süre sonra zihnimizi ve ruhumuzu temizlediğini de fark ederiz. Adeta yeniden canlanırız; temiz oksijen, kan ve ruh pompalanır tüm organlarımıza. Arınırız, duruluruz, sekînete ereriz.

Yürüdükçe arınır, arındıkça adeta yeniden yaratılmış oluruz. Her uykunun ölüm, her uyanışın diriliş olması gibi, her yürüyüşte yeniden diriliş yaşarız adeta.

Zihin arındıkça düşüncelerimiz daha saf, daha berrak olur. Maruz kaldığımız bilgi kirliliğinden arınırız. Ruhumuz arındığında insani taraflarımızı tüketen yaklaşımlardan uzaklaşırız. İnsanla, doğayla, tüm yaratılmışlarla daha doğal, daha sağlıklı ilişki kurarız.

Yürüdükçe berrak zihinle ve dingin ruh haliyle bugünümüzü daha iyi anlar, geleceğe daha umutla bakarız. Tüm olup biten güncel, sığ, anlamsız tartışmalardan arınarak temiz bir insana ve temiz bir dünyaya yolculuk yaparız.

Arınmak, olup biten bir hâl değil, sürgit devam eder. Yaşadıkça kirleniriz, kirlendikçe rahatsız oluruz, rahatsız oldukça arınmaya çalışırız. Tabi inancımızı ve vicdanımızı kaybetmediysek.

Yürüyüş de arınmak gibidir, onunla iç içedir bir bakıma. Yürüdükçe yürürüz ve yürüyüşün sonu yoktur. Kâh şehirde, kâh sahilde, dağda, kanyonda, kâh çölde yürür dururuz. Yürüdükçe arınır, arındıkça umutla yürümeye devam ederiz. “Bir ağacın altında gölgelenip yoluna devam eden yolcu” misali yürüdükçe yürürüz ebediyete doğru…

Halit Bekiroğlu

06.09.2020, Serindere Kanyonu