Önceki yazımızda Vadi’de yürüyüşün anlamı üzerinde durmuş ve mümkünse bu yürüyüşlerin seher vaktinde camilerden başlamasına değinmiştik…

Bahsettiğimiz camilerden biri de Ömer Nasuhi Bilmen isimli şirin mi şirin Cami. Binaların tekebbürüne rağmen tutunduğu tepecikte mütevaziliği ile varlığını gösteren ve bence bir çok şeye meydan okuyan Cami…
Camiler Allah’ın evi olmaları hasebiyle elbette güzeldir ama kıymetli insanlar ve kıymetli kişiler de camilere bir o kadar güzellik katarlar. Camilerde güzel faaliyetler icra ediliyorsa o mekanlar daha da şenlenir, hele bir de faaliyetlerin içinde çocuklar ve gençler varsa…
Bu caminin kıymetli hocalarından Ahmet Tan Hoca’dan bahsedeceğim. Bir süredir müezzinlik yapıyor. Güzel kıraatiyle farklı makamlarda okuduğu ezanlarla bizi camiye ve namaza çekiyor…
Hoca dediysek öyle kırklı ellili yaşlardan değil otuzun altındaki yaşlardan bahsediyoruz. Yaşın da etkisiyle olacak ki gençler Ahmet Hoca’nın etrafında dönüyor. Gençlerle iletişim kurabilmek, onlara dokunabilmek hele hele bu zamanda kolay iş olmasa gerek. Elbette yaş faktörü yanında bu işe gönül koymak da var. Seve seve işini yapmak var. İşini hizmet aşkıyla yapmanın getirdiği farklılık var…
Ahmet Hoca’yı  “Sosyal Gençlik” faaliyetlerinden tanıdım. Birkaç yıl önce yurtdışından Türkiye’ye dönünce çocuklarımın manevi gelişimi için araştırma yaptığımda dostlar, Başakşehir şartlarında bu çalışmayı önerdiler. İki yıl çok bereketli geçti, çocuklarımız severek, isteyerek çalışmalara katıldılar…
Bu zamanda çocukları tabletsiz, akıllı telefonsuz yani alet-edevatsız çalışmalara ikna etmek kolay mı? Sürdürülebilir faaliyetlerle irtibatlandırmak ne kadar mümkün? Hem sonra bu işleri sadece Allah rızası için ve sabırla yürüten kaç abi kaldı ki?
Daha önemlisi gurupçuluk psikolojisi ile değil, tarafgirlik oluşturmak için değil, onun-bunun adamı olmak için değil, yalnızca yüklendiği emanetin kaygısı ile gençlerin elinden tutmak, onların üstüne titremek bugünlerde çok daha zor…
Sosyal Gençlik çalışması sonrasında Ahmet Hoca ile yollarımız evimize yakın Cami’de kesişti. Tunahan Camisi daha büyük ve daha meşhur olmasına rağmen Ömer Nasuhi Bilmen Camisi bizi çekti kendine. Belki de büyük olana mesafeli oluşumuzdandı. Yürüyüşlerimizin bazen başlangıç noktası, bazen de bitiş noktası bu cami oldu. Nefsimizi yenebildiğimiz vakitlerde camide huzur bulmaya çalıştık…
Özellikle geçen Ramazan ayında mümkün olduğunca teravih namazlarını bu camide kılmaya çalıştık. Çünkü cami sadece küçücük iç mekanıyla değil, avlusu sayılabilecek dış mekanıyla da bütün olarak gelenleri kuşatıyor. Sıcağın bunaltıcılığında hem içimize hem dışımıza serinlik katıyor…
Bir ara sabah namazında dostlarla buluşup Riyazu’s-Salihin’den Hadis dersi yapmak için Ömer Nasuhi Bilmen Cami’sini seçmiştik. Bu derdimizi anlattığımızda sağ olsunlar hocalarımız kucak açmışlardı ama maalesef biz, zaaflarımızdan dolayı ancak birkaç ders devam ettirebilmiştik…
Geçen yıl Cami’nin Vadi’ye bakan bahçe köşesine küçük bir yapı inşa edildi. Bir tür sohbet mekanı. Kitaphane de diyebiliriz. Sıcak mı sıcak bir ortam. Çaylar çok ucuz çünkü kâr amacı güden bir yer değil. İşletmesini muhtelif üniversitelerde okuyan birkaç genç üstlenmiş, iyi çoğu iyi üniversitelerde okuyan pırıl pırıl gençler. Gözlerinde umut ışığı olan, derdi olan, bugüne ve geleceğe dair bir şeyler yapmaya çalışan harika gençler…
Gençlerle aynı dili konuşabilen hocalara ne de çok ihtiyacımız var!
Yapıp ettiklerini sadece meslek gibi görmeyip, hem mesleğinin hakkını veren hem de işine aşk katan hocalara ne de çok ihtiyacımız var!
Çocuklarımızı yüreğinden yakalayan, onları bütün doğallıklarıyla kabul eden, yeri geldiğinde camide haylazlıklarını tolere edebilen birikimli ve bir o kadar aşk sahibi hocalar geleceğimizi kuracak…
Geçenlerde çocuklarla yatsı namazına gittiğimizde Ahmet Hoca elimize birer form tutuşturdu ve haftanın üç akşamı kıraat ve talim dersleri başlattığını söyleyerek bizleri de davet etti. Ara tatile kadar birkaç ders yaptık. Yaş ayrımı olmadan herkesin diz çöküp yarım sayfa okuduğu harika bir ortam; yaşlı amca da var, orta yaş da, ortaokul öğrencisi de var…
Cami’nin imkanları ne kadarını kaldırır bilmem ama müsait olan tüm dostlara yürekten tavsiye ederim. Hafta boyu paslanan kalbimizi bir nebze arındırabiliriz. Hiçbir yaş farkı olmaksızın diz çöküp Kur’an meclisinde kendimize gelebiliriz. Dünyanın hengamesini bu mütevazi caminin dışında bırakıp çocuklarımızla aynı halkaya oturabiliriz…
Ahmet Hoca ne der bilmem ama tatil sonrasında altı yaşına girecek olan oğlumu da bu Kur’an meclisine götürmeyi düşünüyorum. Gerisini hocalarımız düşünsün. Hem zaten Ahmet Hoca olmaz derse yeni başlayan kıymetli imamız Abdurrahman Hoca’ya başvururum!!!
İlgilenen Başakşehirli dostlar için Ömer Nasuhi Bilmen Camisi’ndeki programların detayı:
Salı, Çarşamba ve Cuma günleri Yatsı Namazı sonrası; Kur’an-ı Kerim, talim, itikad, ilmihal, ibadet dersleri belli bir müfredata uygun şekilde icra ediliyor…
Pazar günleri Öğle Namazı sonrası 1 ayetin tefsiri yapılıyor…

Her Sabah Namazı sonrası Riyazü’s-Salihin’den 1 hadis okunup açıklanıyor…
Her Yatsı Namazı sonrası 1 ayet ve meali, 1 hadis ve 1 ilmihal bilgisi işleniyor…


(Bu yazı 15.02.2015 tarihinde 212haber gazetesinde yayımlanmıştır)