SALİH BİR ADAM HAKKA YÜRÜDÜ
SALİH BİR ADAM
HAKKA YÜRÜDÜ
Salih Çil dostumuz vefat etti,
İnna Lillahi ve İnna ileyhi raci’un…
Yüce Rabbimiz, ailesine ve biz dostlarına sabırlar versin;
Şahidiz ki güzel bir insandı,
Çok ama çok güzel bir insandı…
İkimiz de Tarih bölümünden mezun olmuştuk,
Eşlerimiz de aynı bölümü bitirmiş ve 28 Şubat’ın gadrine maruz kalmışlardı,
Onlar Edirne’de okumuş ve evlenmişlerdi,
Biz ise İstanbul’da okumuş ve evlenmiştik…
Yollarımız İstanbul MGV’de kesişti,
İlk görüştüğümüz anı hiç unutmadım,
Ara ara buluştuğumuzda hep yad ettik,
Bir frekans yakalamıştık ki, o gün bugündür hep devam etti dostluğumuz,
“Kalpten kalbe yol vardır”ın film sahnesi gibiydi…
Tanzanya’ya birlikte seyahat etmiştik;
Çok güzel ve ama bir o kadar maceralı bir seyahat olmuştu,
Akşam yemeği sonrası yürümüştük,
Yürüyüşü sevdiğimi bildiğinden hayır demedi,
Bir arabaya bindirilip kaçırıldık,
Ben kavgaya tutuşunca iyi polisi oynamak ona düşmüştü,
Güzel bir diplomasiyle ve en az maliyetle kurtarmıştı bizi…
Yürüyüşlerimizden birini de Kocaeli’de icra etmiştik bir kaç yıl önce;
Oradaki dostlarla ve eski bakanlarımızdan Sn Fikri Işık’la uzun bir yürüyüş yapmıştık ki bacaklarındaki rahatsızlığı ve sonraki dönemlerde ortaya çıkan hastalığının ilk sinyalleri olduğunu sonraları anlamıştık…
Hastalığı bu yıl başında tam teşhis edildiğinde ve ilerlediğinde hep mütevekkil davrandı,
Sabır eşiği çok yüksekti,
Ama hep derin bir hüznü vardı Salih’in,
Yine de akışını hiç bozmadı,
İşine de aynı performansla devam etmeye çalıştı,
Son bir kaç ayında içimizi acıtan kurumsal vefasızlığa rağmen…
Vakıf dernek çalışmalarında hep bulundu;
MGV’de pişti,
TÜGVA’da aktif yöneticilik yaptı,
ÖNDER VE ÖNCÜ’ye davet ettiğimizde vazifeler aldı,
En son benden boşalan Triatlon Federasyonu yönetimine girdi,
“Toparlan da Ironman yarışlarına katılalım” diye motive ederdim.
Hayırseverdi,
Sıkıntısı olan arkadaşları dert edinirdi…
Anadolu yakasına taşınacaktı,
Komşu olacaktık,
Daha çok yürüyüş yapıp, kitaplar okuyacak ve film tahlilleri yapacaktık,
Yine uzun yürüyüşler yapacak,
Keşfettiği lokantalara ve ustalara gidecek,
İlginç yemekler yiyecektik…
İyi gurmeydi Salih;
Ara ara biz dostlarını ziyafetlerde buluştururdu,
Kaz ve cağ kebap yapardı bize.
Bazen ailecek kararsız kaldığımızda telefonla arar “ne yiyeceğimizde anlaşamadık” derdim,
Hepimizin ortak arzusuna denk gelecek şekilde yemek ve adres önerisinde bulunur ve bizleri mutlu ederdi,
“Bir an önce ziyafetlere başlayalım” diye hastalığını unutturmaya çalışırdım ama inşallah cennette nasip olsun en güzel ziyafetlerimiz…
Hastalık sürecinde her telefonlaştığımızda kitap ve film muhabbeti yapardık;
Geçen ay yine bir kitapdan bahsedince iki adet kitap alıp rotayı evine çevirmiştim,
Uzunca hasbihal etmiştik mesafeli olarak,
Ara ara okudun mu diye sormuştum,
O da ben de tamamlayamadık kitabı…
😢
Geçen hafta bir konuyu istişare edip ete kemiğe büründürmüştük ki, “Abi peki Emr-i Hak vaki olursa?” Sorusunu yöneltmişti;
Bittiğim anlardan biriydi,
Çok etkilendik dostlarla,
Ama çaktırmadık tabi,
Adeta vedalaşmaya hazırlanıyordu…
Az önce yurtdışındayken aldım vefat haberini;
Faruk Kacır ve Mehmet Ünal haberdar ettiler,
İkisi de her zaman yanında oldular,
Benim için ne saadettir ki Salih’in, eşi Sibel Hanım’a verdiği bir kaç irtibat kişisinden biriydim hamdolsun,
Hakkını tam veremesem de…
Sibel Hanım hep metanetliydi,
Ömrünü eşine/evlatlarına verdi,
Hep yanında oldu Salih’in,
Yurtdışına çıkmadan aradığımda “seni sayıkladı” demişti,
Hem mutlu oldum hem hüzünlendim.
Az önce aradığımda yine çok mütevekkildi;
“Halit Abi, ruhunu çok güzel teslim etti Salih” dedi.
Binlerce kez şükür,
Hepimiz “En Güzel Dost”a döneceğiz,
Bu dünyada provasını yaptığımız dost meclislerimiz ebedi hayatta da nasip olsun…
SALİHtin,
Salihler gibi yaşadın,
Hüznün ve kocaman tebessümüne şahidiz,
Fedakarlığına/gayretine şahidiz,
Aşkına da…
Yolun açık olsun SALİH Kardeşim,
Ayrılmaz gibi gittin,
Gözün arkada kalmasın,
Emanetlerin başımız üstüne,
Cennette de buluşmak ümidiyle…