
Hafta sonu ÖNDER’in 22. İmam Hatipler Kurultayı için Gaziantep’teydik, eski adıyla Aynıtâb’da. Her geçen gün büyüyerek ve içeriği zenginleşerek icra edilen kurultaylar sayesinde Ülkemizin her bir ilinden ve çoğu ilçesinden binlerce mezun dernek başkanı ve yönetim ekibi bir araya geliyor, istişareler yapıyor, kaynaşacak hasbihaller ve etkinlikler icra ediyorlar…
Gaziantep’teki Kurultay’da düşündüren bir kaç hususu paylaşmak istiyorum;
- Kamuoyu yansıması az olsa da altyapısı güçlü, örgütlü, yaygın ve kendi içinde dinamik sivil toplum kuruluşları var, istikrarlı bir şekilde faaliyetler yapıyorlar, alanlarıyla ilgili proje ve politika üretiyorlar…
- Bir çok şeyin çıkara tahvil edildiği zamanımızda; hayırseverlik, idealizm, paylaşmak, diğerkamlık, cehd etmek gibi çabası olan ciddi bir kitle var, sessiz sedasız ilmek ilmek hayatı dokumaya devam ediyorlar…
- Aslında büyükçe ve çokça iş yapıyor olmalarına rağmen PR kabiliyetleri zayıf olan ve bir kısmı hala “iyilik yap denize at, balık bilmezse Hâlık bilir” anlayışıyla derinden/sessizce hizmet eden STK’lar ve yöneticileri/üyeleri/gönüllüleri; görünür ve konjonktürel olan sahnenin ötesinde önemli işler yapmaya devam ediyorlar…
- Son yıllarda özellikle mütedeyyin kitlede kendine haksızlık edercesine; bozuluyoruz, yozlaşıyoruz, eskiden daha iyiydik, her şey kötüye gidiyor gibi negatif düşünceler yavaş yavaş yerini gerçekçi iyimserliğe ve özgüvene bırakmakta…
- Kurumsallaşmanın ve profesyonelleşmenin rehavet evresi atlatılmaya başlanmış, zarfın ötesinde mazrufla ilgilenmeye odaklanılmış, niteliğin de kalıcı olanına (ki niteliğin de nicelselliği riski var) dikkat çekilmeye başlanmış…
- Gençleşme büyük ölçüde tamamlanmış, taşrada da tamamlanması için çabalanmakta, gençlerin dinamizmi öncelikle faaliyetlere yansımış, zamanla düşünsel dinamizme de yansıyacaktır…
- Kurumlarda ve il/ilçelerde; bazen siyaset kurumunun kısayollu cazibesi, bazen iktidar imkanlarının çekiciliği, bazen de STK’ların iç ve dış rekabeti öncülük ve önderlik yapma misyonundan uzaklaştırmış ama bu konudaki yanlışlıklar ve enerji israfı telafi edilmeye başlanmıştır…
- Geçmişte STK’ların imkanlardan mahrum kalması/bırakılması dolayısıyla oluşmuş olan ihtiyaçlar yer yer açlığa ve kolaycılığa evrilmiş ama bu konuda da Devlet’in yapmadığı/yapamadığı/yapmak istemediği/istese de yapamayacağı boşluk alanlarına odaklanılmış; Devlet, iktidar, siyaset imkanları olmasa da yapılması gerekeni yapmak fikri yaygınlaşmaya başlamıştır…
- 28 Şubat ve 15 Temmuz gibi zor zamanlarda kenetlenen STK’ların “iyi günde” yeterince kenetlenememeleri ya da yeterince dinamizm oluşturamamalarının eksikliği fark edilmiş, bu konuda bazı işbirliği alanları (örneğin platformlar vb) oluşmuş ve dertlenmeler artmıştır. STK’ların öncü/önder olması, yol/ufuk açan rol üstlenmesi gerektiği yaygınlaşmıştır…
- Çalışmalarda uzmanlıklar artmış, bu durum bir dönem parçacı yaklaşımlar doğurmuş olsa da gelinen noktada; tüm paydaşların birlikte hareket etmesi, tüm süreçlerin zincir halkası gibi birbirini tamamlaması ve meselelere bütünsellik/bağlantısallık çerçevesinde bakılması anlaşılmaya ve uygulanmaya başlanmıştır…
- Ahlak, cesaret, özgüven, nitelik, örneklik, tutarlılık, gençlerle birebir ilgilenme, öğretmenlere yardımcı olma, periferide kalanlarla ilgilenme, Ülkemizin tüm gençlerini kuşatacak yaklaşımlar ortaya koyma gibi kavramlar ve başlıklar önemsenmiştir…