4 yıllık zor ama tatlı bir koşturmacayı geride bıraktım, Rabbim’e hamdolsun…

Bazen hiç planlamadığınız ve hatta aklınızın ucundan geçirmediğiniz imtihanlarla yüzleşirsiniz. İmtihan kapınızı çaldığında ve yükünü size bıraktığında size düşen hakkını vermek, altında ezilseniz bile teslim edilmesi gereken zamanda ve zeminde emaneti ilgilisine teslim etmektir…

İmtihanımız sür git devam ediyor, bundan sonra da devam edecek. Yaşadığımız her imtihanı onurumuza katkı sunan, tecrübemizi arttıran, insanlığa katkıya vesile olan bir husus olarak gördüğümüzde en ağır imtihanlar kolaylaşıyor, en ağır yükler hafifliyor…

Tüm bu imtihanlarda yanı başınızda güzel insanlarla olabildiyseniz engelleri aşabiliyorsunuz. Çok ama çok uzaklarda da olsa duaları size ulaşan insanların yüreğine değebilmişseniz işleriniz kolaylaşıyor…

***

ÖNDER’E 2011’de davet edildim ve aslında beklenmedik bir şekilde 2015’te başkanlık imtihanıyla yüzleştim…

2015’in Haziran ayında ÖNDER Genel Kurulu’nda yaptığım konuşmada “başkanlık görevinin emanet olduğunu, ağır ama şerefli bir görev olduğunu, kişilerin yalnız başına bu yükü kaldıramayacağını, kuşatıcı bir anlayışla ve geniş bir kadro ile yürütüldüğü takdirde güzel işlere vesile olunabileceğini” ifade etmiştim…

Rabbim’e hamdolsun, Türkiye’nin her tarafından ve hatta yurt dışından çok güzel dostlarla çalışarak 4 yılı geride bıraktım. 13 Nisan 2019’da ise yeni bir kardeşimize ve güzel/güçlü bir kadroya bayrağı devrettim…

Gönlünüz rahat bayrağı devretmişseniz yaşadığınız yorgunluklar ve dünyevi kayıplar gözünüze görünmez. Aileye daha az zaman ayırmak, sıla-i rahm’i hakkıyla yapamamak, can dostlarla muhabbetten mahrum kalmak, hayatın keyifli taraflarını atlamak gibi boyutlar birer kayıp yerine başka boyutlarıyla berekete ve huzura dönüşür…

Tüm zorluklarına rağmen vesile olabildiğimiz hayırlı işler hayat serüvenimizin akışında onurla taşıyacağımız ve bizden sonraki nesillere miras olarak bırakacağımız birer madalyaya dönüşür…

***

“Şunları yaptık, bunları da yaptık…” kabilinden cümleler yerine şu Hadis-i Şerif’e sığınmayı tercih ederim;

Allah sizin dış görünüşünüze bakmaz, fakat kalplerinize ve işlerinize bakar.”

Yaptıklarımızın rakamsal karşılığı ya da sayfalarla-kitaplarla ifade edilmesinin ötesinde daha önemli olan;

İmam Hatip camiasının tüm fertleri ve kurumları olarak; okullarımız, derneklerimiz, okul aile birliklerimiz, spor kulüplerimiz, paydaş STK’larımız, komisyonlarımız olarak elbirliğiyle, tam bir uyum içerisinde faaliyetler yaptık…

Yine ilgili kamu kuruluşlarımızla, yerel yönetimlerimizle, siyasetçilerimizle, bürokratlarımızla, akademisyenlerimizle, kanaat önderlerimizle, işadamlarımızla, öğrencilerimizle mezunlarımızla, bayanlarımızla erkeklerimizle, Anadolumuzla İstanbulumuzla el ele vererek faaliyetler yaptık…

***

Tüm faaliyetlerin odağına Hadis-i Şerif’te geçtiği üzere kalbimizi koyduk, iyi niyeti koyduk, kul olarak acziyetimizi ve ama sonsuz umudumuzu ve teslimiyetimizi koyduk…

Bunun içindir ki 2015-2016 eğitim-öğretim yılında şiarımız “Nitelikli Yenilik” oldu; okullarımızın fiziki ve muhteva olarak yenilenmesini, öğrencilerimizin ve eğitimin niteliğini önemsedik…

2016-2017’de “İstikamet Üzere” dedik; 28 Şubat’tan 15 Temmuz darbe girişimine geldiğimiz süreçte tecrübe ettiğimiz ve sancısını çektiğimiz “dosdoğru olma”nın, “ifrat ve tefritten uzak olma”nın önemine vurgu yaptık…

2017-2018’de “Samimiyetle” dedik; kazançlarımızın, başarılarımızın, yapıp-etmelerimizin ancak samimiyetle anlam bulabileceğini ve bereketleneceğini tüm faaliyetlerimizde işledik…

Bu eğitim sezonunda ise “Bilgi ve Hikmetle” dedik; bilginin ve bilincin değeri anlaşılsın istedik. Bilgiyle birlikte “mü’minin yitik malı” olan hikmetin de altını çizdik. Bilgi donanımımızın, bilinci kuşanmamızın ve hikmeti arayışımızın bizi çok geniş bir ufka taşıyacağına, bütün insanlığa söylenebilecek söz üretmeye vesile olacağına inandık…

Dört koca yılda, diğer bir yönüyle hızlıca geçen dört kısa yılda, İmam Hatip camiasının teslim ettiği bayrağı birbirinden değerli kardeşlerime teslim etmenin mutluluğunu ve gururunu yaşıyorum…

***

Bugünlerde beni en çok sarsan “İçinizden hayra davet eden, iyiliği emreden, kötülükten sakındıran bir topluluk bulunsun” ayetini şiar edinerek az ve küçük gurupların ve hatta her bir ferdin kıymetini bilerek yolculuğumuza devam etmektir…

Tüm unvanlardan, makamlardan, iktidarlardan, görüntüden, gösterişten, çokluktan ötede; “Bir insanın hidayete ermesi bütün bir insanlığın hidayete ermesi gibidir” yaklaşımıyla küçük büyük demeden her bir imtihanımızı başarıyla vermeye çalışmaktır…

Her şeyin yukarıdan aşağıya olması kolaycılığının aksine; camiden, evden, sokaktan, pazardan, okuldan başlayarak Allah’ın her bir kulunu değerli görmektir…

Bulunduğumuz kurumlarda ya da organizasyonlarda yeni insanlara yol açan, gençlerin önünü açan, çalışmaları tıkamayan, tecrübeyi kutsamayan, sınırlı/süreli görevler yaparak vakitlice görevi devreden, statikleşmeden ve donuklaşmadan emanetin ve imtihanın gereğini yapmaktır…

***

4 yılda yaşadım ve gördüm ki;

Her zamankinden daha fazla gayrete ihtiyacımız var…

Her zamankinden daha fazla düşünmeye ve üretmeye ihtiyacımız var…

Her zamankinden daha fazla hakkın ve hakikatin yanında olmaya ihtiyacımız var…

Her zamankinden daha fazla küçük hesaplardan kurtulmaya ihtiyacımız var…

Her zamankinde daha fazla kardeşliğe ve kuşatıcılığa ihtiyacımız var…

***

Tarihin bir kesitinde, bir insan ömrü içerisinde, 4 yıllık bir dönem yaşadım;

Sadaka-i cariye olarak yazılır ve de amel defterimin kapanmamasına vesile olabilirse ne mutlu bana…

Rabbim hepimizin yolunu açık eylesin,

Yürüyüşümüzü vakur ve daim kılsın,

Ayaklarımızı sabit kılsın ve güçlendirsin,

Gönlümüzü ferah tutsun ve genişletsin,

Zihnimizi canlı tutsun ve genişletsin…

***

Yanlışlarım ve eksiklerim için Yüce Rabbim’den af ve mağfiret, sizlerden helallik diliyorum…

Allaha emanet olunuz…

 

Halit Bekiroğlu

14 Nisan 2019