Anasayfa

Hayatımız bir yolculuk, hem de “uzun yolculuk”…

Ezelden ebede doğru yol alıyoruz. Gah düşüyor, gah kalkıyoruz; gah mutlu, gah hüzünlüyüz. Nihayetinde tüm yaşadıklarımız, yolculuğumuzun bir parçasına/durağına tekabül ediyor. Yolda olmanın ise kendisi çok kıymetli galiba. Yıllar önce şu mısrada anlatmış olmalıyım bu hissiyatı; “yolda olmak mı, aşkta olmaktır…”

Yolculuğumun ve yolun farkında olarak seyahatime devam etmeye çalışıyorum. Benden önce yaşayanların bir devamı, benden sonra yaşayacakların bir izleği gibi gelenekle, tecrübeyle, ufukla seyahatimin merhalelerini yaşama gayretindeyim. Miras bırakılanlara şahitlik ederek, miras bırakabileceklerime şahitler arzulayarak bir konaktan başka konağa göçüyorum…

Yazdıklarım da şahidim olsun istiyorum. “Bir ağacın gölgesinde dinlenip yoluna devam eden yolcu” gibi, geçici olan bu hayattan ebediyete kapı aralama çabasındayım, ki bu sebepten “düşünce mola”ları veriyorum. Bunun için yaşadıklarımı, gezdiklerimi, gördüklerimi, okuduklarımı, düşündüklerimi, hissettiklerimi ağacın gölgesine, “söz kalır” niyetiyle bırakıyorum, sonradan gelecekler istifade edebilsin diye…

Yazılarımdaki, fikirlerimdeki, konuşmalarımdaki, eylemlerimdeki hatalar bana aittir, bendendir ve hatta kimliğimin parçalarıdır inkar etmiyorum, insan olmamdan kaynaklıdırlar çünkü. Güzellikler ise Rabbimin lütfu, ebeveynimin, ailemin, dostlarımın, yoldaşlarımın katkısıdır…

“Uzun yolculuk”un kendisi çok güzel, vardıracağı menzil de güzel olsun dilerim…